Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemine hazırlanan yönetimi, medyaya yönelik baskı politikalarını artırıyor. New York Times’ın haberine göre, Trump ve ekibi, Pentagon ve FBI gibi kilit kurumlara aday gösterilen isimlere yönelik eleştirileri engellemek için medya kuruluşlarına yasal tehditlerde bulunuyor. Bu tehditler; dava açma, yayın lisanslarını iptal etme ve kamu yayınlarına sağlanan fonları kesme gibi adımları içeriyor.
Hakaret Davaları Bir Silah Olarak Kullanılıyor
Trump ve müttefikleri, hakaret davalarını medya üzerinde bir baskı aracı olarak kullanıyor. Özellikle Trump’ın başkanlık kabinesine aday gösterdiği isimlere yönelik eleştiriler hedef alınıyor. Bu strateji, eleştirilerin önünü kesmek ve gazetecilerin agresif yayın yapmasını engellemek amacıyla tasarlanmış görünüyor.
Örnek olarak, Trump, ABC News’e açtığı hakaret davasında, kanalın 15 milyon dolarlık bir anlaşma yapmasını sağladı. Trump’ın bu davası, kanalın eski başkan hakkındaki yanlış ifadeleri nedeniyle açılmıştı.
Yayın Organlarına Gönderilen Tehditler
- CNN: Trump’ın adaylarını eleştiren bir yayını nedeniyle hakaret davasıyla tehdit edildi.
- Vanity Fair ve The New Yorker: Trump’ın savunma bakanı adayı Pete Hegseth’in geçmişiyle ilgili haberleri karalayıcı bulduğu gerekçesiyle yasal uyarı aldı.
- MSNBC: Başkan Yardımcısı Mike Pence’in eski danışmanı Olivia Troye’un Trump ekibi hakkında yaptığı eleştiriler nedeniyle yasal tehdit aldı.
Trump Yönetimi ve Medya Baskısı
Trump yönetimi, eleştirel haberler yapan gazetecilere yönelik tehditlerin yanı sıra, yayın organlarını hedef alarak lisans iptalleri ve fon kesintileri gibi yöntemler üzerinde de çalışıyor. Trump’ın müttefiklerinden Kash Patel, bu baskıyı “medyadaki yalanları temizlemek” olarak nitelendirirken, medya avukatları bu tür davaların gazeteciler üzerinde caydırıcı bir etki yaratmayı amaçladığını belirtiyor.
Tepkiler ve Hukuki Eleştiriler
Bazı hukukçular, Trump yönetiminin medya üzerindeki bu baskıcı taktiklerinin, ifade özgürlüğü ve medya bağımsızlığı açısından tehlikeli bir örnek oluşturduğunu ifade ediyor. Önde gelen medya avukatı Elizabeth McNamara, hakaret davalarının son yıllarda siyasi bir silah olarak giderek daha fazla kullanıldığını vurguladı.