Son yıllarda Türkiye’de suça sürüklenen çocukların sayısındaki artış, uzmanlar ve eski emniyet müdürlerinin de dikkatini çekti. Özellikle Ümraniye’deki çatışmada polis memuru Şeyda Yılmaz’ı öldürmeye teşebbüsten tutuklanan Yunus Emre Geçti’nin 26 suç kaydının olması, bu sorunun daha derin bir boyutta olduğunu gözler önüne serdi. Uzmanlar, bu sorunun ardındaki nedenleri ve çözüm yollarını tartışarak önemli noktalara değindi.
Türkiye’de Suça Sürüklenen Çocukların Artışı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, suça karışan çocukların sayısı 2010’da 83 bin 393 iken, bu sayı 2024’te 178 bin 834’e çıktı. Suç türleri arasında yaralama, hırsızlık, uyuşturucu kullanımı ve tehdit başı çekerken, uzmanlar bu artışı sosyal medya, cezaların caydırıcı olmaması ve toplumsal değişimlere bağlıyor.
Cezaların Caydırıcı Olmaması
Uzmanlar ve eski emniyet müdürleri, Türkiye’de cezaların caydırıcı olmaması nedeniyle suç işleyen çocukların yeniden suç işlemeye yöneldiğini vurguluyor. Prof. Dr. Oğuz Polat, cezalandırma sisteminde sık sık af çıktığını ve yargı sisteminin düzgün işlemediğini belirterek, çocukların ve gençlerin suç işleyerek prim yapmayı amaçladığını ifade etti. Çocukların, özellikle mafya liderlerini rol model alarak saygı görme arzusuna kapıldıklarını ve şiddeti bu yolla meşru gördüklerini dile getirdi.
Sosyal Medya ve Televizyon Dizilerinin Etkisi
Uzmanlar, internet ve sosyal medyanın, gençler üzerinde büyük bir olumsuz etkiye sahip olduğunu söylüyor. Çocuklar, sosyal medya aracılığıyla kolay yoldan para kazanan, silahlarla poz veren kişilere özeniyor ve bu kişileri rol model alıyor. Haydar Özdemir ise sosyal medyanın çocukları suça teşvik ettiğini ve bu süreçte çocukların suç kariyeri edinmeye başladığını belirtiyor. Özellikle şiddet, suç örgütleri ve bireysel silahlanma sosyal medyada yaygınlaşan değerler haline gelmiş durumda.
Çocukların Sosyal ve Ekonomik Çevresi
Eski Emniyet Müdürü Haydar Özdemir, sosyal ve ekonomik dengesizliklerin çocukları suça sürüklediğini, iyi bir aile ortamında yetişmeyen çocukların çevrelerinden olumsuz etkilendiğini ifade etti. Özellikle hırsızlık ve uyuşturucu suçlarına karışan çocukların, çeteler tarafından kullanıldığını belirtti. İsmail Çalışkan ise, çocukların yetiştiği çevre ve okulların bu süreçte kritik rol oynadığını dile getirdi.
Gettolaşma ve Bölgesel Faktörler
Prof. Dr. Oğuz Polat, bazı bölgelerde gettolaşma yaşandığını ve bu mahallelerin kendi kurallarını oluşturduğunu söyledi. Bu bölgelerde, devletin etkisinin zayıfladığını belirten Polat, bu alanlarda suçun ve suç örgütlerinin yaygınlaştığını vurguladı. Polat, gençlerin suçtan kurtulmaları için devletin bu alanlarda daha etkin olması gerektiğini savundu.
Çözüm Önerileri
Uzmanlar ve eski emniyet müdürleri, suça sürüklenen çocukların sayısındaki artışı durdurmak için bazı çözümler sundu:
- Caydırıcı Cezalar: Cezaların caydırıcı hale getirilmesi, infaz sisteminde afların sınırlandırılması gerektiği vurgulanıyor.
- Sosyal Medya Denetimi: Suç işleyen kişilerin sosyal medya üzerinden kahramanlaştırılmasının önüne geçilmesi ve bu tür içeriklerin denetlenmesi gerektiği belirtiliyor.
- Eğitim ve Aile Desteği: Çocukların sağlıklı bir aile ortamında yetişmelerinin ve okullarda uygun eğitimin verilmesinin suça yönelimi engelleyebileceği savunuluyor.
- Gettolaşmaya Müdahale: Gettolaşmanın önlenmesi ve devletin bu bölgelerde daha etkin olması gerektiği vurgulanıyor.
Suça sürüklenen çocukların sayısındaki artış, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorunun yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada, sadece hukuki düzenlemeler değil, toplumsal değerlerin yeniden inşa edilmesi ve aile yapısının güçlendirilmesi gibi uzun vadeli çözümler de önem taşıyor.
