RTÜK, “toplumu kin ve nefrete tahrik ettiği” gerekçesiyle Halk TV ve Sözcü TV için 10 günlük yayın durdurma cezası kararı aldı. Her iki kanal, 8 Temmuz Salı günü saat 00.00 itibarıyla ekranlarını karartmak zorunda kalacak. Alınan bu karar, basın özgürlüğü, medya bağımsızlığı ve sansür tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.
RTÜK’ten Gerekçeli Açıklama: “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik”
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, 26 Haziran 2025’te gerçekleştirdiği toplantının ardından Halk TV’ye 10 günlük yayın durdurma cezası uygulandığını duyurdu. Bu cezaya gerekçe olarak, “Sinem Fıstıkoğlu ile Sansürsüz” adlı programda Prof. Dr. Tolga Yarman tarafından dile getirilen bazı ifadeler gösterildi.
Yarman’ın “Türkiye dincileşmiyor, mezhebileşiyor” ve “Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün adı İran’a karşı bir azmettirme unsuru oldu” sözleri, RTÜK tarafından “toplumsal barışı tehdit eden” açıklamalar olarak değerlendirildi.
RTÜK ayrıca, bu tür ihlallerin devamı durumunda Halk TV’nin yayın lisansının iptal edilebileceği uyarısında bulundu.
Halk TV’den Sert Tepki: “İfade Özgürlüğüne Müdahale”
Kararın ardından açıklama yapan Halk TV yönetimi, RTÜK’ün uygulamasını kabul etmediklerini ve yargı yoluna başvurduklarını duyurdu. Kanal yetkilileri, alınan cezanın doğrudan ifade özgürlüğünü hedef aldığını savundu. Ayrıca bu adımın, bağımsız medya organlarına karşı gözdağı niteliğinde olduğunu vurguladı.
Halk TV, 8 Temmuz’dan itibaren 10 gün boyunca ekran karartma cezası ile karşı karşıya kalacak.
Sözcü TV’ye de Aynı Cezai Yaptırım Uygulandı
RTÜK tarafından aynı program formatı ve içerik gerekçesiyle Sözcü TV’ye de 10 günlük yayın durdurma cezası verildi. Daha önce yürütmenin durdurulması yönünde karar veren Ankara 7. İdare Mahkemesi, bu kararını geri çekti. Böylece Sözcü TV de 8 Temmuz Salı günü saat 00.00 itibarıyla yayın yapamayacak.
Bu gelişme, Halk TV ve Sözcü TV’nin aynı anda ekran karartma cezası almasıyla birlikte kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Cezaya Gerekçe Gösterilen Sözler Neydi?
Atom mühendisi Prof. Dr. Tolga Yarman tarafından dile getirilen ifadeler, cezanın dayanağı olarak RTÜK kararında yer aldı. Özellikle “mezhebileşme” vurgusu, siyasi ve sosyal tartışmaların fitilini ateşledi. RTÜK, söz konusu açıklamaların “milli birlik ve toplumsal huzura zarar verdiği” yönünde değerlendirmede bulundu.
Bu gelişmeler, özellikle medyada sansür, siyasi baskılar ve bağımsız gazetecilik açısından yeni bir dönüm noktası olarak yorumlanıyor.
Basın Özgürlüğü ve Bağımsız Medya Yeniden Tartışılıyor
RTÜK’ün aldığı bu çifte karar, hem basın özgürlüğü hem de hukuki denetim mekanizmalarının sorgulanmasına yol açtı. Kamuoyunda birçok gazeteci, hukukçu ve akademisyen bu yaptırımı ağır bir sansür adımı olarak değerlendiriyor.
Özellikle son dönemde art arda gelen yayın yasakları ve cezalar, medyanın ifade alanının giderek daraldığına dair endişeleri artırmış durumda.
