Paris‘in tarihi binalarının reklam panolarına dönüştürülmesi tartışmaları, son yıllarda Fransız halkı arasında büyük bir huzursuzluğa neden oldu. Paris Belediye Meclisi, binaların yüksek yenileme maliyetlerini karşılamak amacıyla dev reklam panolarının yerleştirilmesine izin veriyor. Ancak, bu uygulama şehirde kentsel peyzajın bozulmasına yol açtığı gerekçesiyle ciddi tepkilerle karşılaşıyor. Özellikle Saint-Michel Çeşmesi gibi tarihi eserlerin önüne konulan dev reklam posterleri, kentin dokusuna zarar verdiği düşünülen bir uygulama olarak eleştiriliyor.
Saint-Michel Çeşmesi ve Reklam Anlaşması
Tarihi Saint-Michel Çeşmesi‘nin yenilenmesinin 2,3 milyon euro maliyetini karşılayabilmek amacıyla, Paris Belediyesi bir reklam ajansıyla 5 milyon euro‘luk bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, çeşmenin restorasyonu sırasında dev bir posterin kullanılmasını içeriyor. Paris’teki yetkililer, bu tür reklamların şehir için kaçınılmaz olduğunu savunurken, eleştirmenler bu duruma karşı çıkıyor. Le Parisien gazetesi bu gelişmeyi “Meclis üyelerinin yüzü gülüyor” şeklinde yorumlarken, muhafazakarlar ve çevreciler bu duruma “sapkın bir sistem” adını veriyor.
La Tribune de l’Art sitesinin editörü Didier Rykner, Seine Nehri kıyılarında devasa bir akıllı telefon ya da bir çift spor ayakkabı reklamının görünmesini “bir dünya mirasının kirletilmesi” olarak nitelendiriyor. Rykner, Paris’in kentsel peyzajını bozan bu uygulamanın acilen durdurulması gerektiğini savunuyor.
Reklamlarla Finansman Arayışı
Paris, yaklaşık 8.8 milyar euro borca sahip bir şehir. Bu borç, tarihi binaların ve anıtların yenilenmesi için gerekli olan 30 milyon euroluk yıllık harcamayla daha da artıyor. Örneğin, Ortaçağ’dan kalma Saint-Germain-l’Auxerrois Kilisesi‘nin yenileme maliyeti 14,5 milyon euro olarak hesaplanıyor. Şehir yetkilileri, sadece Parisli vergi mükelleflerinin bu maliyetleri karşılayamayacağını ifade ediyor. Bu nedenle, reklamlar ve lüks markaların yardımları, şehrin tarihi dokusunu koruma çabalarında önemli bir rol oynuyor.
Gucci gibi dev markaların katkıları da bu finansman sürecine dahil oluyor. Örneğin, Saint-Sulpice Kilisesi‘nde yer alan Bakire Şapeli‘nin yenileme maliyetinin 2,3 milyon euro olduğu, bu tutarın 1,5 milyon euro‘sunun Gucci tarafından karşılandığı biliniyor. Diğer bir örnek ise Louis Vuitton markasının Madeleine Kilisesi‘nin cephe çalışmaları için sağladığı finansman. Bu kilisenin yenilenmesi için gerekli olan 10 milyon euronun 8 milyon euro‘luk kısmı Louis Vuitton tarafından sağlandı.
Fransa Yasaları ve Reklam Muafiyetleri
Fransız yasalarına göre, tarihi binalar ve anıtlar üzerinde reklam yapılması yasak. Ancak, 2007 yılında getirilen bir düzenlemeyle, restorasyon çalışmaları sırasında bu binaların çevresinde bulunan iskelelere geçici reklam panoları yerleştirilebiliyor. Bu gelirler, restorasyonun finansmanında kullanılıyor. Ancak eleştirmenler, bu muafiyetin kötüye kullanıldığını ve ülke geneline yayıldığını savunuyor.
Paris’teki ekolojist bir meclis üyesi olan Émile Meunier, bu reklamlara karşı olduğunu belirterek, “Tarihi anıtları finanse etmek için bile olsa reklama karşıyım. Bana göre bunları vergiler finanse etmeli,” dedi. Meunier, büyük şirketlerin bu muafiyetten yararlandığını ve kamuya ait binaların cephelerinde kendilerini tanıttıklarını ileri sürdü. Özellikle Lyonşehrinde, sol görüşlü meclis üyeleri, hükümetin IKEA‘ya bir binada reklam asmasına izin vermesini protesto etti. Bu tür reklamların, küçük dükkanlar ve yerel işletmeler açısından dezavantaj yarattığı düşünülüyor.
Lüks Markaların Tarihi Binaları Kaplaması
Louis Vuitton, Champs Elysées‘de açacağı yeni mağazanın inşaatı sırasında markanın dev logolarını içeren bir branda kullanmayı tercih etti. Bu durum, çevreci meclis üyeleri tarafından tarihi bir bina üzerinde yasa dışı reklam olarak nitelendirildi. Ancak, Paris belediyesi, bu örtünün yasal olduğunu ve Louis Vuitton’un bu reklam alanı için şehre 1,7 milyon euro ödediğini belirtti. Paris’in sekizinci bölgesinin belediye başkanı Jeanne d’Hauteserre, inşaat çalışmaları sırasında estetik açıdan güzel bir örtü kullanmanın önemli olduğunu savundu.
Bu tür reklam panoları, hem finansal katkı sağlıyor hem de şehrin turistik cazibesine zarar vermemesi için bir denge arayışını gösteriyor. Ancak, birçok Parisli bu durumu şehrin ruhuna aykırı buluyor.
Paris’te Reklam Panoları ve Kültürel Miras İkilemi
Paris Belediyesi, tarihi binaların yenilenmesi için büyük çaba sarf ederken, bu sürecin bir parçası olan reklam panoları, şehrin kültürel mirasını koruma konusunda bir ikilem yaratıyor. Reklamların finansal katkısı inkar edilemez olsa da, bu uygulama Paris’in eşsiz tarihi atmosferini tehlikeye atıyor. Özellikle turistler ve şehrin sakinleri, bu devasa reklamların tarihi yapıları gölgede bıraktığını düşünüyor.
Tarihi eserlerin korunması için getirilen reklam muafiyetleri, birçok kesim tarafından gerekli bir finansman aracı olarak görülse de, Paris’in kentsel dokusu üzerindeki etkileri ciddi tartışmalara yol açıyor. Tarihi bir binanın önünde dev bir telefon ya da ayakkabı reklamı görmek, birçok kişiye rahatsız edici geliyor.
Paris’te tarihi binalar üzerinde dev reklamların yer alması, şehrin finansal zorluklarına çözüm olarak görülse de, bu durum kentsel peyzaj açısından ciddi eleştiriler alıyor. Lüks markaların katkıları, şehir için büyük bir finansman kaynağı sağlarken, bu reklamların şehir ruhuna aykırı olduğu düşüncesi yaygınlaşıyor. Bu tartışmanın yakın zamanda sona ereceği görünmüyor ve Paris Belediyesi, tarihi eserlerin korunması için yeni finansman yöntemleri aramaya devam edecek.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Emily In Paris Dizisinin Paris’te Kalması İçin Macron’dan Sıkı Mücadele!
