İran ile ABD arasındaki gerilim, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e gönderdiği mektupla yeniden tırmandı. İran, doğrudan müzakereleri reddederken, Trump yönetimi yeni yaptırımlar ve askeri tehditler ile baskıyı artırıyor. Euronews’in derlediği analiz, 1979 İslam Devrimi’nden bu yana süregelen bu krizin güncel boyutlarını gözler önüne seriyor.
Trump’tan Hamaney’e Mektup: Yeni Bir Dönem mi?
Trump, 5 Mart’ta Hamaney’e gönderdiği mektupta, doğrudan müzakere çağrısı yaparak, aksi takdirde askeri müdahalenin masada olduğunu ifade etti. Mektubun ardından yaptığı açıklamada, “Askeri müdahaleyi istemeyiz ama gerekirse yaparız” diyen Trump, maksimum baskı politikası kapsamında yeni yaptırımları gündeme getirdi.
Trump, Kuzey Kore örneğini hatırlatarak İran ile de benzer bir görüşme trafiği yürütülebileceğini ima etti. Ancak, İran’ın geçmişte de benzer mektupları reddettiği biliniyor.
İran’dan Sert Tepki: “Güven Sorunu Var”
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ABD ile doğrudan müzakereleri reddettiğini duyurdu. “Bize verilen sözlerin tutulmaması nedeniyle sıkıntılar yaşandı. Güven inşa etmeliler” diyerek dolaylı görüşmelere açık kapı bıraktı.
Hamaney ise Trump’a yönelik, “Dışarıdan bir tehdit ihtimali düşük ama olursa, güçlü bir misilleme gelir” uyarısında bulundu. İran, mektuba ve askeri tehdide rağmen, nükleer program politikasından geri adım atmadı.
ABD-İran Arasında Yeniden İsviçre Aracılığı
İran, İsviçre maslahatgüzarını çağırarak ABD’nin askeri tehditlerini ve İsrail’in bölgede artan faaliyetlerini protesto etti. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bakıi, “Bir devlet başkanının İran’a ‘bombalama’ tehdidi, uluslararası barışa açık bir saldırıdır” diyerek tepki gösterdi.
Devlete bağlı Tehran Times gazetesi ise, İran’ın ABD’ye ait hedefleri vurabilecek füze sistemlerini hazır hale getirdiğini ileri sürdü.
Nükleer Program Endişesi Artıyor
İran, resmi söylemlerinde nükleer programının barışçıl olduğunu savunsa da, uranyum zenginleştirme faaliyetleri Batı’nın endişelerini artırıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) verilerine göre, İran şu an yüzde 60 saflığa kadar uranyum zenginleştiriyor. Bu oran, nükleer silaha çok daha yakın bir düzeye işaret ediyor.
2015’te imzalanan nükleer anlaşma, uranyum zenginleştirme oranını yüzde 3,67 ile sınırlamış ve stokları 300 kg ile sınırlandırmıştı. Ancak bugün İran, 8.294 kg zenginleştirilmiş uranyuma sahip.
Trump Neden Tekrar Baskıyı Artırıyor?
Trump, göreve döndüğü günden bu yana İran’a karşı sert tutumunu sürdürüyor. Hem İsrail’e destek hem de İran’ın nükleer kapasitesinin sınırlanması, Trump’ın politikasının temel taşlarını oluşturuyor. Trump, bir yandan askeri tehdidi gündemde tutarken, bir yandan da olası bir yeni anlaşma için kapıyı açık bırakıyor.
1979’dan Günümüze İran-ABD Krizi
İran-ABD ilişkileri, 1979’daki İslam Devrimi ve sonrasındaki Tahran Büyükelçiliği Rehine Krizi ile diplomatik kopuş yaşamıştı. İran, Şah döneminde ABD’nin en büyük müttefiklerinden biriyken, devrimle birlikte açık düşman haline geldi.
1980’lerde İran-Irak Savaşı sırasında ABD, Irak’a destek vererek İran ile dolaylı çatışmaya girdi. Sonraki yıllarda ise nükleer program, terörle ilişkilendirme ve bölgesel rekabet, ikili ilişkilerin temel gerilim kaynağı oldu.
ABD-İran Gerilimi Yeni Bir Eşiğe mi Geliyor?
İran’ın askeri hazırlık yapması ve Trump’ın art arda yaptığı uyarılar, Ortadoğu’da dengeleri bir kez daha değiştirebilir. Özellikle İsrail’in de İran’a yönelik sert tutumunu sürdürmesi, bölgede sıcak çatışma ihtimalini artırıyor. Ancak, hem ABD içindeki hem de uluslararası alandaki birçok uzman, bu gerilimin bir anlaşma ile sonlanabileceği ihtimalini de göz ardı etmiyor.