Kamala Harris, ABD tarihine adını yazdıran bir siyasetçi olmasına rağmen, dünya genelinde halen çok tanınmıyor. Ülkesinde büyük bir heyecan yaratmış olsa da, onunla ilgili bilinmeyen pek çok yön var. Joe Biden‘ın başkan yardımcısı olarak görev yapan Kamala, ABD’nin ilk kadın, ilk siyah ve ilk Asya kökenli başkan yardımcısı. Şimdi ise hedefi daha da büyük: ABD’nin ilk kadın başkanı olmak.
2024 başkanlık seçimlerine kısa süre kala Demokrat Parti, Biden’ın kötü performansının ardından Harris’i aday gösterdi. Bu karar, kamuoyunda büyük bir ilgi uyandırdı. Biden’ın yaşlılığı ve düşük performansı nedeniyle birçok kişi, Harris’in adaylığının partiyi canlandırabileceğine inanıyor.
Siyasete Aileden Gelen Bir Miras
Kamala Harris’in siyasetçi bir geçmişi yok, ancak ailesi güçlü bir aktivist geçmişe sahip. Babası Donald J. Harris, Stanford Üniversitesi‘nde ekonomi bölümünde ilk siyah profesör olarak görev yaptı. Annesi ise Hindistan’dan ABD’ye göç eden ve önemli araştırmalar yapmış bir meme kanseri bilim insanıydı. Kamala, çocukluğunda annesiyle birlikte sık sık Hindistan’a gitmiş ve ailesinden miras kalan güçlü bir sosyal adalet bilinciyle büyümüştür.
Savcılık Kariyerinde İlklere İmza Attı
Kamala Harris, ABD’de ilk siyah ve ilk kadın Kaliforniya Başsavcısı olarak seçildi. Bu görevi sırasında çeteler, uyuşturucu ve cinsel istismar davalarındaki sert tutumuyla tanındı. Ancak bu tavrı, azınlıklar arasında ona karşı eleştiriler getirdi. Savcılığı sırasında gösterdiği bağımsız duruş, özellikle büyük bankalara karşı aldığı tavırla dikkat çekti. Harris, o dönem mortgage krizi sırasında halkın yanında yer alarak önemli bir zafer kazandı.
Siyasette Yükseliş ve İlk Kadın Başkan Yardımcısı
Harris, 2017’de ABD Senatosu’na seçilen ilk Güney Asya kökenli kadın ve ikinci siyah kadın oldu. 2020 yılında, Joe Biden tarafından başkan yardımcısı adayı olarak seçildi. Biden ile olan yakın işbirliği, ona Beyaz Saray’ın kapılarını açtı ve 2021’de başkan yardımcısı olarak göreve başladı. Ancak dış politika konusundaki deneyimsizliği, bazı eleştirmenler tarafından zayıf bir nokta olarak gösterildi. Buna rağmen, Senato’daki eşit oy durumlarını bozmada etkin bir rol oynadı.
Başkanlık Yarışı ve Kamala Harris’in Vizyonu
Harris’in başkan adaylığı, özellikle Donald Trump’a karşı nasıl bir başarı elde edeceği sorusunu gündeme getiriyor. Anketlere göre, Harris, Trump’a karşı belirli avantajlar elde etmiş durumda. Özellikle Hispanik seçmenler arasında büyük bir destek görüyor. Trump’ın göçmenlerle ilgili sert söylemleri, Harris’in bu grupta öne çıkmasına yardımcı oluyor.
Kamala Harris, dış politika konusunda, Biden’ın izinden gidiyor. Ukrayna’ya desteği sürdürmek ve Çin’in yükselişine karşı ABD’nin liderliğini pekiştirmek gibi vaatleri var. Ancak, Trump ile kıyaslandığında, dış politikada herhangi bir büyük sürpriz vadetmiyor. Trump’ın sıcak ilişki kurduğu Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile ilgili Harris’in daha geleneksel bir yaklaşım benimseyeceği düşünülüyor.
Ekonomi politikaları ise Harris’in seçim kampanyasında önemli bir yer tutuyor. Yeşil enerji ve altyapı yatırımlarını önceleyen Bidenomics politikasına benzer vaatlerde bulunan Harris, orta sınıfı güçlendirmeyi hedefliyor. Vergi indirimleri ve fahiş fiyatların kontrolü gibi vaatlerle seçmenlerin desteğini kazanmaya çalışıyor.
Kamala Harris’e Yöneltilen Eleştiriler
Harris’in başkan yardımcılığı döneminde gösterdiği performans, onun başkan olarak ne kadar etkili olacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Eleştirmenler, onun Biden’dan farkı olmadığını ve başkanlıkta başarılı olup olamayacağını sorguluyor. Harris’in dış politika konusundaki deneyimsizliği ve başkan yardımcılığı sırasında gösterdiği pasif tutum, bu eleştirilerin temelini oluşturuyor.
Harris’in Trump karşısındaki en büyük avantajı ise daha ılımlı ve devlet adamı çizgisinde kalması. Trump’ın radikal söylemlerine karşı Harris, daha sakin ve ölçülü bir yaklaşım sergileyerek Cumhuriyetçilerin desteğini kaybetmemeyi hedefliyor.