Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalında yaptığı bir yorum nedeniyle, “Cumhurbaşkanına tehdit” suçlamasıyla gözaltına alındı. İstanbul’daki evinden alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube’ye götürülen Altaylı, emniyet ifadesinde hakkındaki iddiaları reddetti. Sorguda kendisine, TCK 310/2 ve 106/1 kapsamında “suikast ve fiili saldırı” ile “tehdit ve hakaret” suçlamaları yöneltildi.

Altaylı, söz konusu cümlelerin kendisine ait olduğunu kabul etti ancak bu ifadelerin bir tehdit amacı taşımadığını ve yayınlarının yalnızca tarihsel bilgiler üzerine kurulu olduğunu vurguladı.

Altaylı’dan Açıklama: “Tarihi Bilgiler Üzerinden Tehdit Algısı Kurulamaz”

Altaylı ifadesinde şu açıklamaları yaptı:

“Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir, ancak Cumhurbaşkanını ne tehdit ne de hakaret maksadım vardır. Bir araştırma şirketinin yapmış olduğu ankette, vatandaşlara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kaydı Hayat şartı ile Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri sorulmuş, vatandaşların yüzde 70’i bu Anayasa değişikliğine karşı olduğunu belirtmişti.

Ben de bu anket üzerine yorum yaparak, Türk halkının Tanzimat’tan bu yana seçimle yönetime katılma hakkını önemsediğini, hiçbir kişiye sınırsız ve kontrolsüz yetki vermek istemediğini söyledim.”

Altaylı, geçmişte farklı tarih programlarında da benzer açıklamalarda bulunduğunu vurguladı:

“Türk halkının yönetenlerine her dönem eleştirel yaklaşabildiğini, hatta Padişahlık döneminde bile cuma selamlıklarında halkın padişaha açık eleştiriler yönelttiğini daha önce defalarca söyledim. Bu değerlendirmelerim, tarih meraklısı bilim insanlarıyla yaptığım sohbetlerde de yer buldu.”

“Bu yayın sırasında kullandığım ifadelerden Cumhurbaşkanına tehdit anlamı çıkarılması aklımdan dahi geçmemiştir.“

“Sözlerim Çarpıtıldı, Sorumluluk Kabul Etmiyorum”

Altaylı, ifadesinin devamında iddiaları net bir dille reddetti:

“Olayın bu noktaya taşınmasından ve yalnızca tarih anlatmak amacıyla kullandığım ifadelerin bilinçli olarak çarpıtılıp sanki tehdit etmişim gibi sunulmasından ben sorumlu değilim. 45 yıllık meslek hayatımda, hiçbir vatandaş hakkında tehdit içerikli bir söz sarf etmedim.”

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şahsen tanırım. Kendisine karşı hakaret ya da tehditte bulunmak ne niyetimde ne de tarzımda vardır. Eleştiri hakkımı kullandığım gibi, her zaman da hukuka uygun davranmaya özen gösterdim.”

Altaylı, savcılığın yönelttiği suçlama maddelerine de açık itiraz etti:

“Görmüş olduğum savcılık sevk yazısında TCK 310/2 uygulanabilmesi için fiili bir hakaretin olması gerektiği belirtiliyor. Ancak benim sözlerimde böyle bir kast yoktur. Buna rağmen savcılığın bu talebi, hukuki dayanaklardan yoksundur ve yasaya uygun değildir.“

“İlk Cümlem Bile Demokrasi Vurgusuydu”

İfadesinin sonunda Altaylı şu sözleri kaydetti:

“Konuşmamın ilk cümlesi ‘Türk halkı sandığı sever’ şeklindeydi. Bu, demokrasinin ve seçme hakkının halk açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulamak içindi. Konuşmamın bütün niyeti zaten buradan anlaşılır. Bu nedenle, hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ediyorum.”

Süreç Nasıl İlerleyecek?

Altaylı’nın gözaltı işlemlerinin ardından savcılığa sevk edilmesi ve tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hâkimliğine çıkarılması bekleniyor. Ancak, ifadesindeki net savunma ve tehdit kastının bulunmadığına yönelik gerekçeli anlatımı, sürecin nasıl şekilleneceğine dair belirsizlik yaratıyor.

Altaylı’nın avukatları, delil niteliğinde başka bir unsur bulunmadığı sürece, dosyanın takipsizlik kararıyla kapanması gerektiğini savunuyor.