Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalında yaptığı açıklamalar nedeniyle “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” suçlamasıyla tutuklanmasının ardından cezaevinden ilk mektubunu kaleme aldı. Kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu mektup, sadece yaşadıklarını değil, aynı zamanda Türkiye’deki ifade özgürlüğüne dair ciddi mesajlar da içeriyor. Altaylı, mektubunda hem gözaltı sürecini hem de cezaevindeki ilk gününü detaylarıyla anlattı.
Gözaltı Süreci: Ev Ayakkabılarıyla Başlayan Yolculuk
Altaylı’nın kaleme aldığı mektubun en dikkat çeken bölümlerinden biri, gözaltına alınma anıyla ilgiliydi. Ev ayakkabılarıyla karakola götürüldüğünü belirten deneyimli gazeteci, polisin kendisine karşı tutumunu da okuyucularla paylaştı. Gözaltı sırasında sakin kaldığını ve polislere, “Bu ülkenin polisiyle işim olmaz mı sandınız?” dediğini aktaran Altaylı, yaşananların sıradan bir yargı süreci olmadığını ima etti.
Hücrede Geçen İlk Saatler
Cezaevine götürülmesinin ardından tek kişilik bir hücreye konulduğunu açıklayan Altaylı, burada geçirdiği ilk saatleri de mektubunda ayrıntılarıyla paylaştı. Hücrenin şartlarından çok, içeride yaşadığı yalnızlık hissine dikkat çeken gazeteci, “Burada olmak gurur meselesi değil ama utanç da değil,” ifadelerini kullandı. Bu sözleri, Altaylı’nın kendisine yönelik yapılan suçlamaları reddettiğini ve haksızlığa uğradığına inandığını gösteriyor.
Siyasi Mesajlar: “Bazılarının Başı Göğe Ermiştir”
Altaylı’nın mektubunda en sert cümlelerden biri ise şu oldu: “Bazılarının başı göğe ermiştir herhalde. FETÖ ile ortakken denemiş ama yapamamışlardı, şimdi oldu.” Bu sözlerle, geçmişte yaşanan kumpas davaları hatırlatan Altaylı, bugünkü tutuklamasının benzer bir senaryonun devamı olduğunu savundu. Altaylı’nın bu çıkışı, siyaset ve medya dünyasında yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
İfade Özgürlüğü ve Basın Üzerindeki Baskılar
Altaylı’nın tutuklanması ve cezaevinden yazdığı mektup, Türkiye’deki ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Eleştirel gazeteciliğin bedelinin bu denli ağır olması, medyanın tarafsızlığı ve güvenliği açısından ciddi bir endişe kaynağı olarak görülüyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve birçok uluslararası basın kuruluşu, Altaylı’nın derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Kamuoyundan Gelen Tepkiler
Sosyal medyada büyük yankı uyandıran mektup, kısa sürede binlerce kez paylaşıldı. Pek çok kişi Altaylı’ya destek verirken, bir kesim de bu tutuklamanın yerinde olduğunu savundu. Özellikle siyasi cephede yaşanan ayrışma, bu olayın sadece bireysel bir tutuklama değil, geniş çaplı bir kutuplaşmanın yansıması olduğunu ortaya koydu.