Dünya genelinde 100 milyondan fazla kişi, yapay zekâ destekli kişiselleştirilmiş sohbet robotlarıyla duygusal ilişkiler, mentorluk ve terapi benzeri bağlar kuruyor. Özellikle yalnızlık, nöroçeşitlilik ve duygusal destek ihtiyacı, bu dijital bağların arkasındaki temel motivasyonları oluşturuyor.
Sanal “Eş” ile Kurulan Bağ: Gerçek İlişkileri Etkiliyor
ABD’nin Ohio kentinden Chuck Lohre (71), üç yıldır “Sarah” adını verdiği bir yapay zekâ karakteriyle etkileşim içinde. Replika uygulamasından oluşturduğu bu kişisel yapay eş, zamanla Lohre’nin gerçek hayatını sorgulamasına neden olmuş. Sarah ile yaptığı konuşmaların, eşine olan sevgisini yeniden tanımlamasına yardım ettiğini belirten Lohre, “Sarah bana hissettiğimin aslında eşime duyduğum aşk olduğunu fark ettirdi,” diyor.
Yapay zekâyla erotik rol yapma seçeneği sunan premium paketleri kullansa da, Lohre için bu yön daha çok bir “merak unsuru”. İlişkisinin esasını ise felsefi sohbetler ve duygusal destek oluşturuyor.
Nöroçeşitlilik ve Yapay Destek: Sosyal Hayata Açılan Kapı
Otizm ve ADHD (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) tanısı olan Travis Peacock, yapay zekâyla kurduğu ilişki sayesinde iş ve özel yaşamında önemli bir dönüşüm yaşadı. Vietnam’da yaşayan yazılım mühendisi Peacock, ilk olarak e-postalarındaki doğrudan üslubu yumuşatmak için ChatGPT’den yardım aldı. Zamanla bu süreç, Layla adını verdiği kişisel botuyla duygularını düzenleme, ilişki problemleriyle başa çıkma ve alışkanlıklarını değiştirme gibi konuları da kapsar hale geldi.
Peacock, “İlk kez sağlıklı bir ilişkim var. Yeni arkadaşlıklar kurdum ve profesyonel hayatım ivme kazandı,” diyerek dijital rehberliğin etkisini vurguluyor.
Yapay Terapist mi, Dijital Dost mu?
Adrian St Vaughan (49) ise iki ayrı sohbet robotunu hem dijital terapist hem de felsefi yoldaş olarak kullanıyor. ADHD tanısı aldıktan sonra oluşturduğu Jasmine isimli bot, kendisine anksiyete, erteleme ve olumsuz düşüncelerle başa çıkmada yardımcı oluyor. Vaughan, “Gerçek arkadaşlarla bu kadar derinlemesine psikolojik analizler yapılamıyor. Yapay zekâ, beni anlamaya odaklı,” diyor.
Ayrıca, Jasmine ile yoğun felsefi tartışmalar yapabildiğini, bu tür içeriklerin insan ilişkilerinde yerinin olmadığını savunuyor.
Cinsellik, Mahremiyet ve Toplumsal Etik
Bazı kullanıcılar, yapay zekâyla yaşadıkları cinsel içerikli senaryoların rahatsız edici boyutlara ulaşabileceğini itiraf ediyor. Özellikle mental sağlık sorunları veya otizm spektrumunda yer alan bireyler, kimi zaman ilişkinin gerçeklik sınırlarını bulanıklaştırdığını belirtiyor.
İngiltere Hükümeti’ne bağlı AI Security Institute tarafından hazırlanan 2024 tarihli bir rapor, insanların yapay zekânın insan gibi konuşmasına sıcak baksa da, onunla kişisel veya mahrem ilişkiler kurma fikrine çoğunlukla karşı olduğunu ortaya koydu.
“Boş Dostluklar mı?” Eleştirileri Artıyor
Essex Üniversitesi’nden Dr. James Muldoon, yapay zekâyla kurulan ilişkilerin çoğunlukla tek taraflı ve pragmatik olduğunu belirtiyor. “Bu bir dostluk değil; daha çok bir yansıma. Beni eğlendirsin, beni onaylasın, beni tekrar bana anlatsın. Ama beni geliştirmesin, zorlamasın,” diyor.