Bursa‘nın Gemlik ilçesinde art arda yaşanan sarsıntılar, bölge sakinlerinde endişe yarattı. İlk olarak 3.9 büyüklüğünde gerçekleşen deprem sonrası, kısa süre içinde merkezde 4.2 büyüklüğünde ikinci bir sarsıntı yaşandı. Bu şiddetli hareketlilik, sadece Bursa’yı değil, aynı zamanda İstanbul ve Yalova çevresini de etkiledi. Böylesine yoğun bir deprem aktivitesi, uzmanların dikkatini çekerek bölgedeki risklerin yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kıldı.
Gemlik’te İki Büyük Deprem Arka Arkaya Geldi
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından açıklanan verilere göre, ilk sarsıntı Gemlik-Bursa merkezinde 3.9 büyüklüğünde gerçekleşti. Can kaybı ya da maddi zarar bildirilmezken, bölge halkı tarafından hissedildiği belirtildi. Ancak kısa süre sonra meydana gelen ikinci deprem daha büyük bir şiddetle kaydedildi. Bu sarsıntı, Gemlik merkezinde 4.2 büyüklüğünde yaşandı ve yerin yaklaşık 10 kilometre derinliğinde gerçekleşti. Bu da depremi özellikle yüzeyde güçlü hissettirdi.

Kandilli Rasathanesi’nin yayınladığı veriler ise ilk depremin büyüklüğünü 4 olarak belirtirken, AFAD ile arasındaki küçük fark uzmanlarca normal karşılanıyor. Her iki kurum da bölgedeki hareketliliğin yakından izlenmesini tavsiye ediyor.

Sarsıntı İstanbul ve Yalova’da da Hissedildi
Yaşanan depremler sadece Bursa ile sınırlı kalmadı. Sarsıntı şiddeti, çevre iller olan İstanbul ve Yalova‘da da hissedildi. Özellikle İstanbul’un batı yakasında yaşayanlar bu hareketlenmeyi net bir şekilde algıladı. Uzmanlar, sarsıntıların birbirine yakın mesafede ve derinlikte yaşanmasının bu yaygın hissedilme durumunu artırdığını belirtiyor. Dolayısıyla, bu tür sığ depremlerin, yakın çevrede yoğun şekilde algılanması doğaldır.
Prof. Dr. Pampal’dan Önemli Uyarılar
Deprem sonrası değerlendirmelerde bulunan Jeofizik Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Pampal, yaşananların bölge için bir uyarı niteliği taşıdığını ifade etti. Pampal, “Bursa’da hissedilen depremler, İstanbul’u; İstanbul’daki sarsıntılar da Bursa’yı etkiliyor. Dolayısıyla, iki bölge arasında bu anlamda bir etkileşim var. Risklerin azaltılması için yapılacak çalışmaların hızlanması gerekiyor,” dedi.
Bununla birlikte Pampal, paniğe kapılmamak gerektiğini de vurguladı: “Depremin yüzeye yakın olması nedeniyle bölge halkı tarafından güçlü hissedilmesi olağan. Bu sarsıntılar abartılacak ya da panik yaratacak türden değil. Ancak tedbirlerin alınması şart.”
Bölgedeki Deprem Riskleri ve Alınacak Önlemler
Bu yeni gelişmeler, Marmara Bölgesi’nin deprem riskine yeniden dikkat çekti. Bölgedeki fay hatlarının aktifliği ve sık aralıklarla yaşanan sarsıntılar, yerel yönetimler ve ilgili kurumlar için alarm anlamına geliyor. Uzmanlar, özellikle bina dayanıklılığının artırılması, acil durum planlarının güncellenmesi ve halkın bilinçlendirilmesi için çalışmaların hızlandırılması gerektiğini söylüyor.
Ayrıca, sismik hareketlilikle ilgili gerçek zamanlı veri takibinin artırılması, erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesi açısından kritik öneme sahip. Özellikle İstanbul gibi yoğun nüfuslu bölgelerde yaşanabilecek olası büyük depremlerin etkilerinin minimize edilmesi için bugünden önlem almak şart.