Adaletin Gecikmesi Can Aldı: Ayşe Tokyaz ve Ejegül Ovezova Vakalarında Ortak İhmaller
İstanbul Eyüpsultan’da 22 yaşındaki Ayşe Tokyaz’ın vahşice öldürülmesiyle ortaya çıkan detaylar, yalnızca bir kadın cinayetini değil; aynı zamanda sistematik bir çöküşü de gözler önüne serdi. Katil zanlısı Cemil Koç’un geçmişteki şüpheli ilişkileri ve yargı sürecindeki boşluklar, Türkiye’de kadın cinayetleriyle mücadele konusunda hâlâ büyük eksiklikler olduğunu ortaya koyuyor.
Valizde Bulunan Ceset, Karanlık Bir Zincirin Son Halkası mı?
Pazar günü Eyüpsultan Mithatpaşa Mahallesi’nde bir valizde bulunan cesedin 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz’a ait olduğunun belirlenmesiyle başlayan soruşturma, dikkat çekici detayları gün yüzüne çıkardı. Genç kadının, son olarak eski erkek arkadaşı Cemil Koç’un evine gittiği, burada öldürüldüğü ve bir valize konularak Eyüpsultan’a atıldığı tespit edildi. Güvenlik kameraları, olayı açığa çıkarırken 7 kişi gözaltına alındı ve tutuklandı. Koç’un, polislikten ihraç edildiği ve suç kaydı olduğu da kısa sürede ortaya çıktı.
Ancak bu olay tekil bir trajedi değildi. Cemil Koç’un eski sevgilisi olan Ejegül Ovezova’nın da şüpheli şekilde hayatını kaybettiği ve bu olayın gerekli ilgiyi görmediği öğrenildi.
“Süreç İşleseydi Ayşe Tokyaz Yaşayabilirdi”
Tokyaz ailesinin avukatı Şafak Tapınç, Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tapınç, Ovezova’nın ölümünden sonra iddianamenin ancak iki yıl sonra hazırlanabildiğine, Koç’un ise tutuksuz yargılandığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Süreç zamanında işletilseydi, Ayşe Tokyaz bugün büyük ihtimalle hayatta olacaktı. Bu yalnızca bireysel bir ihmal değil, sistemsel bir sorumluluktur.”
Avukat ayrıca, polisin şikâyetlere kayıtsız kaldığını ve ifade sızdırma iddialarının da olduğunu belirtti. Bu tür vakaların tekrar yaşanmaması için 6284 sayılı kanunun etkin şekilde uygulanması gerektiğini vurguladı.
Ejegül Ovezova: Sahipsiz Bir Ölümün Gölgesinde Kalan Gerçekler
Tokyaz cinayetiyle paralellik taşıyan ancak kamuoyunda yeterince yankı uyandırmayan bir başka olay da Ejegül Ovezova’nın şüpheli ölümüdür. Avukat Tapınç, Ejegül’ün ardından ses getirecek bir yakını olmaması nedeniyle olayın kamuoyuna taşınamadığını ifade etti.
“Eğer Ejegül’ün ölümü gereken ilgiyi görseydi, Diyarbakır’daki bu dosya yıllarca bekletilmezdi.”
Kurumsal İhmaller: Bireysel Suçları Gölgeliyor
Bu iki trajedi, Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin sadece bireysel suçlar değil, aynı zamanda kurumsal ihmal zincirlerinin ürünü olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Polisin etkisiz müdahalesi, yargının yavaşlığı ve caydırıcılıktan uzak yaptırımlar, benzer faciaların önünü açıyor.
Yetkililerin açıklamalarla sınırlı kalmadan, caydırıcı reformlar ve hızlı işlemeyen sistemin ivedilikle düzeltilmesi gerekiyor. Aksi halde her yeni vaka, eski vakaların gölgesinde yeniden yaşanacak.
Kadınların Yaşam Hakkı, Sistematik Eksikliklere Kurban Edilmemeli
Bu olaylar ışığında açıkça görülüyor ki, yalnızca failleri değil, aynı zamanda onları zamanında yargılamayan, koruma tedbirlerini yeterince uygulamayan sistem de sorgulanmalı. Kadınların yaşam hakkı, ihmaller zincirine teslim edilmemeli.