Avrupa Parlamentosu (AP), 2023-2024 dönemine ilişkin Türkiye raporunu kabul ederek, Ankara’nın Avrupa Birliği ile olan müzakerelerinin mevcut durumda ilerlemesinin mümkün olmadığını belirtti. Strazburg’daki oturumun ardından yayımlanan açıklamada, Türkiye’nin jeopolitik öneminin, demokrasi alanındaki gerilemeyi telafi edemeyeceği net bir şekilde vurgulandı.
“Türk Toplumunun Arzusu Süreci Canlı Tutuyor”
Raporun belki de en dikkat çekici vurgusu, Türk gençlerinin demokratik ve Avrupa yanlısı arzuları oldu. Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, Türkiye’nin AB üyelik süreci dondurulmuş olsa bile bu arzuların süreci canlı tutmak için başlıca neden olduğunu ifade etti. Bu bakış açısı, hükümet politikalarından bağımsız olarak Türk toplumunun demokratik yöneliminin hâlâ güçlü olduğunu gösteriyor.
Demokratik Gerileme, Katılım Sürecine Engel
Açıklamada, Türk hükûmetinin demokratik eksiklikleri giderme konusunda başarısız olduğu belirtildi. Bu başarısızlık, sadece üyelik müzakerelerini değil, aynı zamanda AB ile olan genel ilişkilerin de zedelenmesine yol açıyor. Raporda, “AB ile farklı ve daha sınırlı bir ilişki çerçevesine doğru yönelim” olduğu değerlendirmesi yapıldı.
Buna rağmen Parlamento, Türkiye ile iklim değişikliği, enerji güvenliği, terörle mücadele ve bölgesel istikrar gibi konularda stratejik ortaklık kurulması yönünde taraflara çağrıda bulundu.
Barışçıl Protestolara Müdahale Kınandı
Avrupa Parlamentosu, Türkiye’deki demokratik gerilemeye dair somut örnekler de sundu. Son dönemde gerçekleşen barışçıl protestoların güvenlik güçleri tarafından sert bir şekilde bastırılması, yüzlerce kişinin herhangi bir delil olmadan toplu davalarla yargılanması sert bir dille eleştirildi.
Ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik siyasi hamleler, seçimlerde güçlü bir rakibin önünü kesme çabası olarak yorumlandı. Milletvekilleri, bu tarz uygulamaların Türkiye’yi otoriter rejimlere benzer bir yapıya sürüklediği uyarısında bulundu.
Katılım Kriterleri Stratejik Değerlendirmeye Tabi Değil
AB üyeliği için gerekli olan kriterler, yalnızca teknik meselelerden ibaret değil. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlık hakları, iyi komşuluk ilişkileri ve AB dış politikasına uyum, Avrupa değerlerinin temel taşları olarak görülüyor. Avrupa Parlamentosu, bu kriterlerin herhangi bir pazarlık veya stratejik müzakere konusu olamayacağını açıkça ortaya koydu.
Erdoğan’a Kıbrıs Eleştirisi
Açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs’ın kuzeyine yaptığı ziyaret, yasa dışı ve provokatif bir eylem olarak tanımlandı. Milletvekilleri, bu hareketin yalnızca Kıbrıslı Rumlara değil, aynı zamanda Türk toplumunun da çıkarlarına aykırı olduğunu belirtti. Bu açıklama, AB ile Türkiye arasındaki gerilimin sadece iç politikalarla sınırlı olmadığını, dış politika hamlelerinin de dikkatle izlendiğini ortaya koyuyor.
Türkiye AB İçin Vazgeçilmez mi?
Tüm bu eleştirilere rağmen Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin stratejik önemini teslim ediyor. Karadeniz, Ukrayna ve Ortadoğu gibi kritik bölgelerdeki etkisi, NATO üyeliği, ticaret ve göç politikalarındaki iş birliği gibi konular Türkiye’yi AB için değerli bir ortak haline getiriyor. Ancak bu iş birliğinin güçlenebilmesi için temel demokratik reformların önceliklendirilmesi gerektiği açık bir şekilde belirtiliyor.
AB-Türkiye İlişkileri Nereye Gidiyor?
Bu rapor, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik politikalarında bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. AB, ortak değerler ve kurumsal uyum olmadan Türkiye ile tam üyelik yolunun sürdürülemeyeceğini ortaya koyuyor. Ancak aynı zamanda ilişkilerin tamamen kopmaması adına yapıcı diyaloğun da kapısını aralık bırakıyor.