İran ile İsrail arasındaki çatışmalar altıncı gününe girerken, Amerika Birleşik Devletleri, Orta Doğu’daki askeri varlığını daha da güçlendirecek önemli bir adım attı. Washington yönetimi, kriz ortamının daha da büyümesini engellemek amacıyla iki büyük uçak gemisi saldırı filosunu bölgeye gönderme kararı aldı. Bu kapsamda, biri USS Nimitz, diğeri ise USS Carl Vinson olan iki nükleer güçle çalışan savaş devi, bölgeye sevk edildi. Son gelişmeyle birlikte, ABD’nin Orta Doğu’daki askeri gücü gözle görülür biçimde artmış oldu.
ABD’nin En Büyük Savaş Makineleri Harekete Geçti
Bölgeye yönlendirilen USS Nimitz filosunun, geçtiğimiz pazartesi günü Güneydoğu Asya’daki görevini tamamlayarak Orta Doğu sularına doğru ilerlediği bildirildi. Bu filo, yaklaşık yedi aydır bölgede konuşlu olan USS Carl Vinson filosuna dahil olacak. Böylece ABD donanması, bölgede iki büyük savaş gemisi filosuyla caydırıcılığını maksimum seviyeye taşımış olacak.
Nükleer Güce Sahip Dev Gemiler: Nimitz ve Carl Vinson
Göreve gönderilen her iki uçak gemisi de Nimitz sınıfı olarak bilinen ve nükleer enerjiyle çalışan gemilerden oluşuyor. Bu gemiler, yaklaşık 20 ila 25 yıl boyunca yakıt ikmali yapmadan görevde kalabilme kapasitesine sahip. Bu özelliği sayesinde, dünyanın dört bir yanında uzun süreli operasyonlar gerçekleştirebiliyorlar.
300 metreyi aşan uzunlukları ve yaklaşık 100 bin tonluk devasa ağırlıklarıyla bu gemiler, bir ülkenin kara ordusunu aratmayacak ölçüde askeri kapasite taşıyor. Ayrıca, her bir gemide 5.000’i aşkın personel görev yapıyor.
Yüzen Hava Üsleri: Hava Gücünün Kalbi
Bu uçak gemileri, yalnızca deniz üzerinde hareket eden platformlar değil; aynı zamanda birer mobil hava üssü işlevi görüyor. Gemilerde konuşlandırılabilen hava araçları arasında F-35, F/A-18, EA-18G Growler, E-2 Hawkeye gibi gelişmiş savaş ve elektronik harp uçakları bulunuyor. Bunun yanı sıra, çeşitli sınıflarda deniz helikopterleri de bu gemilerde yer alıyor. Toplamda 60’tan fazla hava aracını bünyesinde barındıran bu gemiler, bölgesel hava üstünlüğünü garanti altına alıyor.
Savunma Kalkanı: Destroyerler, Kruvazörler ve Denizaltılar
Uçak gemileri, tek başına bölgeye gönderilmiyor. Onları çevreleyen destroyer ve kruvazörler, güçlü güdümlü füze sistemleri ile donatılmış durumda. Bu savaş gemileri, olası hava saldırılarını, füze tehditlerini ve denizaltı tacizlerini bertaraf etmekle görevli. Bu koruma unsurları, savaş gemilerinin görevlerini güvenle icra etmesini sağlıyor.
Ek olarak, ABD donanmasının saldırı denizaltıları da bu filolarda gizli şekilde görev yapıyor. Genellikle Tomahawk füzeleriyle donatılan bu denizaltılar, stratejik hedeflere sessiz ve ani müdahalelerde bulunabiliyor. Ancak Amerikan tarafı, bu denizaltıların yerleri ve rotaları konusunda herhangi bir bilgi paylaşmaktan kaçınıyor.
Washington’dan Gözdağı: Geri Adım Atılmayacak
ABD’nin bu adımı, sadece askeri bir sevkiyat değil; aynı zamanda güçlü bir politik mesaj içeriyor. Hem İran’a hem de bölgedeki diğer aktörlere verilen bu mesaj oldukça açık: ABD, müttefiklerini yalnız bırakmayacak ve gerektiğinde askeri gücünü devreye sokmaktan çekinmeyecek. Orta Doğu sularına gönderilen bu dev savaş gemileri, diplomatik baskının ötesinde somut bir caydırıcılık aracı olarak öne çıkıyor.