Vedat Milor, yeni kitabı Yeni Dünya Yeni Kurallar: Yaşam Zevkine Ulaşmanın Bugünkü Yolları ile sosyal medya, çalışma hayatı ve eğitim gibi geniş yelpazedeki konuları ele alarak okuru farklı bir perspektifle buluşturuyor. Gazeteci Yenal Bilgici’nin sorularını yanıtladığı bu uzun söyleşi kitabı, Milor’un hem eğitimi hem de araştırma hayatının ayrıntılarına ışık tutuyor.
Uber Yolculuğunda Maslow’un Birinci Basamağına Düşmek
Milor, modern dünyadaki toplumsal sorunlara dokunaklı örneklerle yaklaşarak okurlarıyla paylaşıyor. Kitapta bir Uberyolculuğunu anlatırken “Geçen gün Uber’le giderken şoför yüreğimi ağzıma getirdi. Kırmızıda geçiyor, hiçbir kurala riayet etmiyordu. İkaz ettiğimde, ‘Kötü mü kullanıyorum?’ dedi. Evet, kötü ve tehlikeli kullanıyordu. Beni bir anda Maslow’un birinci basamağına indirdi, paldır küldür temel ihtiyaçlar kategorisine düştüm,” ifadesiyle gündelik hayatın kaotik yanını gözler önüne seriyor.
Acemoğlu’nun Makalesi Üzerine Düşünceler
Vedat Milor, Servet eşittir statü denklemine sıkıştık başlıklı makalesinde Daron Acemoğlu’nun Amerika’nın zenginleri koruyucu politikalarını eleştirirken bir yandan da “Bu konuda Acemoğlu elbette haklı, fakat biraz naif,” diyor. Milor, teknoloji devlerinin aslında bağımsız olmadığını ve bu büyük şirketlerin derin devlet kontrolünde olduğunu savunarak serbest piyasanın aslında düşündüğümüz kadar serbest olmadığını vurguluyor.
Kadıköy ve Berlin Benzetmesi
Kitapta, Türkiye’nin bölgesel farklılıklarına değinirken Milor, İstanbul’daki Kadıköy ile Berlin arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor ve “Esenyurt’ta yaşayanlar Nişantaşı’ndan daha çok Saint-Denis’dekilere benziyor” ifadesiyle toplumsal yapıyı sorguluyor. “Kadıköy’ü korumak önemli,” diyerek, ülkenin hızla değişen kompozisyonunun birçok bölgeye nasıl yansıdığını ifade ediyor.
Beyaz Yakalıların Tükenmişliği ve İşveren Tutumu
Milor, beyaz yakalı çalışanların yaşadığı tükenmişliği “Hepimiz, duygusal zekamızı müşterilere yönlendirdik; yakın çevremizden esirgediğimiz gülümsemeyi tanımadığımız insanlara veriyoruz,” şeklinde açıklıyor. Türkiye’nin vahşi kapitalist bir dönemden geçtiğini belirterek, “Çoğu işveren, çalışanlarının tükenmişliğine önem vermiyor,” ifadesiyle iş hayatının zorluğunu vurguluyor.