2009 yılında vahşice öldürülen Münevver Karabulut cinayeti, Türkiye’de büyük yankı uyandırmış ve katil Cem Garipoğlu, cinayetin ardından kısa süre sonra yakalanarak hapse girmişti. 2014 yılında cezaevinde intihar ettiği iddia edilen Garipoğlu’nun mezarı, yıllar süren şüphe ve spekülasyonların ardından 2023 yılında açıldı. Mezarın açılmasının ardından ortaya çıkan detaylar ve Garipoğlu’nun cenazesinde kefen bulunmaması, yeni tartışmalara yol açtı. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, yaşanan süreç ve mezardan elde edilen bulgular hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
15 Yıllık Hukuk Mücadelesi
Münevver Karabulut’un ailesi, kızlarının ölümünden sonra adaletin sağlanması için uzun yıllar boyunca mücadele etti. Rezan Epözdemir, 15 yıldır bu sürecin takipçisi olduklarını belirterek, Cem Garipoğlu’nun cezaevinde intihar etmesiyle ilgili birçok şüphe olduğunu vurguladı. Epözdemir, özellikle Garipoğlu’nun intihar şeklinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu dile getirdi. “Cezaevinde bir insanın çamaşır ipiyle kendini boğarak öldürmesi pek olası değil,” diyen Epözdemir, Garipoğlu’nun intihar notu bırakmamasını da bu şüpheleri artıran unsurlardan biri olarak gösterdi.
Mezardan Çıkarılan Kalıntılar İncelenecek
Cem Garipoğlu’nun mezarının açılmasıyla birlikte ceset kalıntıları, Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Burada yapılacak incelemelerle Garipoğlu’nun gerçekten ölüp ölmediği ve cenazenin ona ait olup olmadığı netlik kazanacak. Epözdemir, Adli Tıp Kurumu’nun ceset üzerinde biyolojik ve kimyasal incelemeler yapacağını belirtti. Bu süreçte özellikle dişler, saçlar ve sırt kemiği gibi uzun kemiklerin DNA testleriyle inceleneceğini ifade eden Epözdemir, araştırma sonucunda üç farklı senaryonun ortaya çıkabileceğini söyledi: “Ya inceleme yapılamayacak, ya ölen Cem Garipoğlu olduğu tespit edilecek, ya da cenazenin Cem Garipoğlu’na ait olmadığı ortaya çıkacak.”
Kefen Detayı Rahatsız Etti
Mezar açıldığında ortaya çıkan en dikkat çekici detaylardan biri de, kefen olmamasıydı. Rezan Epözdemir, mezardan çıkarılan kalıntılarda kefen bulunmamasının kendisini rahatsız ettiğini belirtti. Epözdemir, kefenin mezar açıldığında kaybolmuş olabileceği ya da aşınmış olabileceği ihtimalinin rasyonel olmadığını ifade etti. “Kefenin olmaması, kemiklerin sonradan bırakıldığı ihtimalini güçlendiriyor,” diyerek bu durumun şüpheleri artırdığını dile getirdi. Ayrıca defin işlemi sırasında herhangi bir kayıt tutulmadığına da dikkat çeken Epözdemir, 2014 yılında gerçekleşen defin sırasında otopsi yapılmadığını ve kendilerinin yasal olarak bu sürece dahil olamadıklarını belirtti.
15 Yıllık Sürecin Sonuna Yaklaşılıyor
Epözdemir, mezar açma işlemi sırasında Cumhuriyet savcısı, adli tıp doktorları ve olay yeri inceleme ekiplerininhazır bulunduğunu belirterek, incelemelerin tamamlanmasının ardından raporların bir hafta içinde hazırlanacağını söyledi. “15 yılın ardından maddi gerçeğin ortaya çıkması ve adaletin tecelli etmesi için çalışıyoruz,” diyen Epözdemir, Karabulut ailesinin bu süreçte yaşadığı zorlukları bir kez daha gündeme getirdi.
Türk Hukuk Tarihinin En Büyük Skandalı mı?
Epözdemir, “Cenazenin Cem Garipoğlu’na ait olmaması durumunda ne olur?” sorusuna ise net bir yanıt verdi: “Bu, Türk hukuk tarihinin en büyük skandalı olur.” Mezar açılma sürecinin büyük bir titizlikle yürütüldüğünü belirten avukat, olayın sonucuna göre kamuoyunun bilgilendirileceğini söyledi. Bu açıklama, mezarın açılmasının arkasında yatan şüphelerin ne kadar derin olduğunu gözler önüne serdi.
