İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, hakkında hapis cezası ve siyasi yasak istenen, kamuoyunda “ahmak davası” olarak bilinen davaya katılmak için üçüncü kez mahkemeye dilekçe verdi. İmamoğlu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ndeki karar duruşması öncesinde gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.
“Bu Dava Aziz Milletimizin İradesine Yöneltilmiş Bir Darbe Girişimidir”
Ekrem İmamoğlu, duruşma öncesi yaptığı konuşmada, davanın kendisine değil, milletin iradesine karşı açıldığını ve bunun bir darbe girişimi olduğunu vurguladı. İmamoğlu, bu sürecin arka planında ucuz bir siyasi mühendislik olduğunu belirterek şunları söyledi:
İktidarın “Yasaklara Karşıyız” Söylemine Eleştiri
İmamoğlu, 23 yıl önce yasaklara karşı olduklarını söyleyerek yola çıkan iktidarın, İstanbul’da üç seçimdir başarı elde edemedikleri için bu tür yollarla mücadele ettiğini dile getirdi. Seçimlerde başarısız olan iktidarın, siyasi yollarla rakiplerini yenemediği için bu tür yöntemlere başvurduğunu ifade etti:
Demokrasiye Tehdit: “Bu Dava Kara Bir Leke”
Demokrasiye yönelik bu tür davaların büyük bir tehdit oluşturduğunu belirten İmamoğlu, tarihi kazanımlarımızı hiçe sayan bu davayı “kara bir leke” olarak nitelendirdi. İmamoğlu, milletin süreci büyük bir dikkatle izlediğini ve adalet duygusuyla bu tür vesayetçi girişimlere karşı olduğunu dile getirdi:
İmamoğlu’nun Yargılanma Süreci
Dava, Ekrem İmamoğlu’nun 31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrası Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine yönelik olarak sarf ettiği iddia edilen “ahmak” ifadesi nedeniyle açıldı. İmamoğlu’nun bu sözleriyle YSK üyelerine hakaret ettiği öne sürüldü ve hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak talep edildi. Dava, İmamoğlu’nun siyasi kariyerini doğrudan etkileyecek sonuçlar doğurabileceği için kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı.
İmamoğlu ise söz konusu ifadenin YSK üyelerine değil, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik olduğunu savunuyor ve bu nedenle davanın siyasi bir proje olduğunu ileri sürüyor.
Halkın Vicdanı ve Adalet Arayışı
Bu dava, yalnızca İmamoğlu’nun değil, Türkiye’nin demokrasi tarihinde önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor. Adalet ve demokrasi talepleri, bu dava sürecinde daha da güçlü bir şekilde dile getirilirken, İmamoğlu’nun mahkemeye üçüncü kez katılma dilekçesi vermesi, sürecin ne kadar kritik olduğunu gösteriyor.