İstanbul Boğazı, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle dünyaca ünlü bir bölge. Ancak bu güzellik, ne yazık ki, kirli atık suları nedeniyle tehdit altında. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) tarafından yapılan yatırımlara rağmen, İstanbul Boğazı’na farklı noktalardan lağım sularının akmaya devam ettiği görüntülerle ortaya konuyor. Bu durum, sadece suyun kirliliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki ekosisteme ve insanların yaşam kalitesine de zarar veriyor.
Kirliliğin Boyutları Gözler Önüne Serildi
İstanbul’da, özellikle Baltalimanı Atıksu Biyolojik Arıtma Tesisi yakınlarındaki bölgeden denize sızan lağım suları, şehrin su yollarına ciddi zarar veriyor. Havadan çekilen görüntüler, bu suların kıyı boyunca nasıl yayıldığını ve Marmara Denizi’ne ulaştığını açıkça gösteriyor. Boğaza akan bu lağım suları, denizin dip tabakasına kadar çöküyor ve burada oksijen seviyesini azaltarak deniz ekosistemini olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, dipteki oksijen seviyesinin azalmasıyla, özellikle balık türlerinin ciddi tehlike altında olduğuna dikkat çekiyorlar.
İstanbul Çevre Konseyi Başkanı Zafer Murat Çetintaş, Marmara Denizi’ndeki kirliliğin boyutlarını sürekli olarak gündeme getiriyor ve yetkililere çözüm önerileri sunuyor. Çetintaş, İstanbul Boğazı’nda hala en az 10 noktadan lağım sularının aktığını, bu durumun hem çevreye hem de insan sağlığına ciddi zarar verdiğini belirtiyor. Vatandaşlar da, bölgedeki ağır koku ve çevre kirliliğinden şikayetçi. Bu kirliliğin turistik mekanları da olumsuz etkilediği biliniyor.
Boğaz’daki Lağım Suları Ekosistemi Tehdit Ediyor
İstanbul Boğazı’na bırakılan lağım suları sadece insanları değil, aynı zamanda deniz yaşamını da tehdit ediyor. Oksijen seviyesi, dipte biriken bu atık sular nedeniyle düşüyor ve bu durum deniz canlılarının yaşamını zorlaştırıyor. Orta su balıkları, planktonlarla beslenen türler olduğu için, planktonların azalmasıyla birlikte balık popülasyonları da azalıyor. Marmara Denizi’nde balıkçılık faaliyetleri de bu nedenle zarar görüyor.
Çetintaş, Çevre Bakanlığı’nın zaman zaman belediyelere cezalar kestiğini, ancak bu cezaların yeterli olmadığını belirtiyor. Boğaz’a kanalizasyon bırakan tesisler ve dereyi kirleten kişi veya kurumlara daha sıkı yaptırımlar uygulanmasını talep ediyor. Çevre bilinciyle hareket eden vatandaşlar da, bu tür ihlallerin takipçisi olmayı sürdürüyor.
Yetkililere Sürekli Şikayetler Gidiyor
Zafer Murat Çetintaş, durumu yetkililere bildirdiğini ve şikayetlerde bulunduğunu belirtiyor. Ancak sorunun çözüme kavuşturulamadığını, yer yer yapılan düzenlemelerin kalıcı olmadığını ifade ediyor. İSKİ’nin gerçekleştirdiği yatırımlara rağmen, bazı bölgelerde lağım sularının hala denize akmasının önüne geçilemiyor. 365 gün boyunca yapılan gözlemler, en az 60 gün boyunca bu tür manzaraların yaşandığını gösteriyor.
Kıyıya bırakılan lağım sularının akıntılarla birlikte Marmara Denizi’ne ulaştığını ve burada ciddi çevresel tahribata yol açtığını belirten Çetintaş, boğazdaki bu kirlenmenin önüne geçilmesi için daha sert yaptırımlar gerektiğini vurguluyor. Özellikle, turistlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde bu tür kirliliklerin olması, İstanbul’un imajına da zarar veriyor.
Daha Temiz Bir İstanbul Boğazı İçin Harekete Geçilmesi Gerekiyor
İstanbul Boğazı, kentsel yaşamın kalbinde önemli bir doğal güzellik olarak yer alıyor. Ancak bu güzellik, sürekli kirlilik tehdidi altında. Boğaza bırakılan atık sular sadece deniz yaşamını değil, aynı zamanda insan sağlığını da tehdit ediyor. Lağım sularının denize dökülmesiyle birlikte ağır kokular, turistik alanları da olumsuz etkiliyor.
İSKİ ve ilgili kurumların, bu duruma acil bir çözüm getirmesi, çevre kirliliği ile mücadelede daha etkili önlemler alması şart. İstanbul Çevre Konseyi’nin ve duyarlı vatandaşların sürekli gündeme getirdiği bu çevre sorunları, daha sürdürülebilir bir gelecek için öncelikli bir konu olmalı.