İfade Özgürlüğü Tartışmalarını Alevlendiren Tutuklama Süreci
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu‘nun sosyal medya hesabının engellenmesi sonrası sokakta bildiri dağıtarak gündem yaratan avukat Burak Saldıroğlu, sonrasında yaptığı paylaşımlar nedeniyle hedef haline geldi. Özellikle 92 yaşındaki bir vatandaşın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elini öptüğü görüntüye yaptığı yorum, kamuoyunda büyük tartışma yarattı. Paylaşımda yer alan “Erdoğan aklı yerinde bir insan olsa utana sıkıla iki büklüm olurdu burada” ifadeleri, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla değerlendirilerek Saldıroğlu’nun tutuklanmasına neden oldu.
İddianamede Yer Alan Detaylar ve Suçlamalar
Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, Burak Saldıroğlu’nun yalnızca bir paylaşımı değil, farklı tarihlerde yaptığı zincirleme ifadelerin de suç unsuru oluşturduğu ileri sürüldü. Özellikle Saraçhane’deki protestolara yönelik polis müdahalesine dair yazdığı “Siz Türk polisi değil, Tayyip’in kulusunuz” cümlesi, Cumhurbaşkanı’na hakaret olarak değerlendirildi.
İddianamede, bu ifadelerin Türk Ceza Kanunu’nun 299/1-2 maddesi kapsamında açıkça suç teşkil ettiği savunuldu. Ayrıca, Adalet Bakanlığı’nın 27 Mayıs 2025 tarihinde kovuşturma izni verdiği vurgulandı.
Cezai Talepler ve Hak Kısıtlaması Gündeme Geldi
Savcılık, yalnızca mahkumiyet istemekle kalmadı; aynı zamanda TCK 53. madde kapsamında hak yoksunluğu ve TCK 63. madde gereği tutukluluk süresinin cezadan düşülmesini de talep etti. Bu talepler, siyasi tartışmaları beraberinde getirirken, Burak Saldıroğlu destekçileri ve insan hakları savunucuları sürece sert tepki gösterdi.
48 Günlük Tutukluluk Süreci Tahliye Kararıyla Sona Erdi
Tüm bu sürecin sonunda, avukat Burak Saldıroğlu hakkında verilen tahliye kararı, özellikle muhalefet çevresinde memnuniyetle karşılandı. 48 gün süren tutukluluk süresi boyunca çeşitli sivil toplum kuruluşları ve hukukçular, ifade özgürlüğünün sınırlandırıldığına dair açıklamalarda bulunmuştu.
Kararın ardından ilk açıklamasında Saldıroğlu, “Ben yalnızca düşüncelerimi ifade ettim. Bu ülkede gerçek anlamda hukukun işlemesini istiyorum,” ifadelerini kullandı.
Siyasi ve Hukuki Yansımalar Neler Olacak?
Tahliye kararı, yalnızca bir bireyin özgürlüğüne kavuşması değil; aynı zamanda Türkiye’de ifade özgürlüğü, hukukun bağımsızlığı ve yargının tarafsızlığı gibi kavramların tekrar sorgulanmasına neden oldu.
Uzmanlara göre bu karar, önümüzdeki süreçte benzer davalarda emsal olarak gösterilebilir. Ancak iktidar kanadından henüz bu gelişmeye ilişkin resmi bir açıklama yapılmadı.