Gezi Parkı soruşturmasında tutuklanan menajer Ayşe Barım hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Hakkında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlaması yöneltilen Barım, 7 Temmuz’da ilk kez hakim karşısına çıkacak. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Barım’ın 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
Gezi Soruşturmasının Genişleyen Ayağı
Gezi Parkı protestoları sonrasında başlatılan ve yıllar içinde genişleyen soruşturmada, kamuoyunun tanıdığı pek çok isim yargı sürecine dahil edilmişti. Bu kapsamda hakkında yürütülen soruşturma sonucunda tutuklanan menajer Ayşe Barım’ın dosyası, uzun süren incelemelerin ardından iddianameye dönüştü. Savcılık, Barım’ın protestolarla doğrudan ilişki kurmasa da “örgütsel bağlantı ve yardım” suçlamasıyla hareket ettiğini öne sürüyor.
İddianamede Neler Var?
Hazırlanan iddianamede, Ayşe Barım’ın çeşitli toplantı, iletişim trafiği ve sosyal medya etkileşimleri üzerinden hükümete karşı “yardım edici” pozisyonda olduğu ileri sürülüyor. Dosyada özellikle Gezi sürecinde atılan bazı mesajlar ve kurulan ilişkiler detaylandırılırken, Barım’ın sanat ve medya dünyasındaki etkin konumu üzerinden “algı oluşturma faaliyetlerinde bulunduğu” iddia ediliyor. Savcılık, bu eylemlerin örgütlü bir suç yapısı içerisinde değerlendirildiğini belirtiyor.
Mahkeme Süreci 7 Temmuz’da Başlıyor
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ederek duruşma takvimini netleştirdi. Barım, 7 Temmuz 2025 tarihinde ilk kez hakim karşısına çıkarılacak. Dava süreci kamuoyunda büyük bir dikkatle izlenecek gibi görünüyor. Avukatları, suçlamaların asılsız ve temelsiz olduğunu savunurken, yargılama sürecinde adil yargılanma ilkesinin ihlal edilmemesi gerektiğine vurgu yapıyor.
Barım Cephesinden İlk Tepki: “Siyasi Bir Yargılama”
Ayşe Barım’ın yakın çevresi ve savunma ekibi, bu davanın yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir hamle olduğunu ifade ediyor. Sanat dünyasından birçok tanınmış isim de sosyal medya üzerinden destek mesajları paylaşarak, Barım’ın bir “günah keçisi” ilan edildiğini belirtti. Özellikle Gezi Parkı sürecinde aktif olarak yer almayan bir ismin, bu çapta bir suçla itham edilmesi kamuoyunda da tartışma yaratıyor.
Gezi Parkı Davaları Genişliyor
Bu dava, Gezi Parkı eylemleriyle bağlantılı olarak açılan ve zamanla siyasi davalar kimliği kazanan süreçlerden biri olarak öne çıkıyor. Daha önce Osman Kavala gibi önemli figürlerin de yargılandığı bu dosyada, şimdi sanat camiasından bir menajerin ağır suçlamalarla karşı karşıya kalması, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve sivil toplum faaliyetleri açısından yeni bir tartışmayı tetiklemiş durumda.
Uluslararası Takipte
Gezi Parkı sürecine ilişkin davalar yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası kamuoyunda da yakından izleniyor. Avrupa Birliği, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşların da bu davayı gözlem altına alması bekleniyor. Barım davası, bu açıdan yalnızca bireysel değil, aynı zamanda Türkiye’nin hukuk sistemine yönelik genel algının da yeniden şekillenmesine neden olabilir.
