Gözaltılar, tehditler ve ekonomik baskılar: Gazeteciler yine hedefte
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), her yıl hazırladığı Basın Özgürlüğü Raporunu kamuoyuyla paylaştı. Rapor, yalnızca mesleki değil, aynı zamanda yaşam mücadelesi veren gazetecilerin karşı karşıya kaldığı sistematik hak ihlallerini çarpıcı verilerle ortaya koydu. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Gazeteciler için bir yıl daha cezaevlerinde, karakollarda ve adliye koridorlarında geçti” diyerek raporun özünü özetledi.
Bir yılda yüzlerce soruşturma, onlarca tutuklama
TGS’nin verilerine göre, son bir yılda 123 gazeteci gözaltına alındı, 313 gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı. Halen 18 gazeteci cezaevinde. Toplam 311 gazeteci 212 farklı davada yargılandı, bu yargılamaların önemli kısmı ceza davalarından oluştu. Ceza alan gazetecilere 137 yıl 23 gün hapis cezası, ayrıca toplam 161 bin 980 TL adli para cezası verildi. Buna karşılık sadece 57 gazeteci beraat edebildi.
Ev hapsi ve baskılar yeni bir sansür mekanizmasına dönüştü
Durmuş’un aktardığına göre, ev hapsi kararları basın özgürlüğünü fiilen ortadan kaldırıyor. Bu tedbirler, gazetecileri hem haber kaynaklarından hem de kamuoyuna ulaşmaktan alıkoyuyor. Son bir yılda 6 gazeteci hakkında konutu terk etmeme kararı uygulanırken, bu uygulamanın yaygınlaşması endişe veriyor.

Dezenformasyon Yasası: Gazeteciliğin önüne çekilen set
TGS, Dezenformasyon Yasasının yürürlüğe girmesinden bu yana 67 gazeteci hakkında 85 yeni soruşturma açıldığını, en az 15 gazetecinin bu yasa gerekçesiyle gözaltına alındığını ve 4 gazetecinin tutuklandığını açıkladı. Bu veriler, yasanın eleştirildiği gibi gazetecilik faaliyetlerini cezalandırmaya hizmet ettiğini doğruluyor.
Fiziksel ve sözlü saldırılar gazetecilerin gündelik rutini oldu
Raporda yer alan başka bir önemli veri de gazetecilere yönelik saldırılar. En az 56 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı, 90’ı sözlü olarak tehdit edildi. Ayrıca 90 haber içeriğine erişim engeli getirildi, 34 içerik tamamen silindi. Bu tablo, hem dijital hem fiziksel baskının ulaştığı noktayı gözler önüne seriyor.
RTÜK cezaları, ekran karartmaları ve ekonomik yaptırımlar
Basın kuruluşlarına yönelik baskılar yalnızca bireysel değil, kurumsal boyutta da sürüyor. RTÜK, medya organlarına 59 ayrı para cezası kesti, toplam ceza 87 milyon TL’ye ulaştı. Özellikle Sözcü TV’nin 10 gün süreyle ekranının karartılması, Açık Radyo’nun karasal yayın lisansının iptali gibi uygulamalar, kamuoyunu bilgilendirme hakkını engelleyen adımlar olarak dikkat çekiyor.

Gazetecilik artık geçim kaynağı olmaktan uzaklaştı
TGS’nin gerçekleştirdiği anketler ise mesleğin sosyoekonomik boyutuna ışık tutuyor. Ankete katılan gazetecilerin yarısı kendini yoksul hissediyor. Büyük bir çoğunluk, alım gücünün geçtiğimiz yıla göre ciddi şekilde düştüğünü belirtiyor. Üyelerin çoğu ek iş yapmaya hazır. Her ay kredi kartı borcunu tamamen ödeyebilenlerin oranı ise üçte birin altında. Bu durum, gazetecilerin yaşadığı ekonomik güvencesizliği derinleştiriyor.
“Bu meslekten vazgeçmeye hazır olanlar çoğunlukta”
Belki de rapordaki en çarpıcı bulgu, gazetecilerin büyük kısmının artık bu mesleği sürdüremeyeceğine inanması. TGS’nin değerlendirmesine göre, çok sayıda gazeteci, fırsat bulması halinde mesleği bırakmaya hazır. Bunun temel nedeni ise yalnızca maddi zorluklar değil; aynı zamanda mesleğin artık ifade özgürlüğüne hizmet edememesi.
Sendikalaşma: Karanlık tabloyu aşmanın tek yolu
TGS Başkanı Gökhan Durmuş, basın çalışanlarının örgütlenmeden başka çareleri olmadığını vurguladı. Dayanışma ve sendikal birlik olmadan bu tabloya karşı mücadele etmenin mümkün olmadığını söyleyen Durmuş, “Basın özgürlüğü yoksa toplum da özgür olamaz” dedi.
Bu tablo gösteriyor ki, gazetecilerin özgürlüğü, yalnızca bir meslek grubunun değil, tüm toplumun demokrasiyle olan bağının geleceğini belirliyor.