İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın iki yıl önce yaptığı bir konuşma, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal atmosfer nedeniyle yeniden sosyal medyanın en çok konuşulan konularından biri haline geldi. Polat’ın, 3 Ekim 2023 tarihinde katıldığı ve Armağan Çağlayan’ın moderatörlüğünü üstlendiği “Gör Beni Seçim Özel” programında yaptığı açıklamalar, özellikle yoksulluk ve toplumsal hafıza üzerine söylediği sözlerle dikkat çekti.

Türkiye’nin En Derin Meselelerinden Biri: Yoksulluk

Kent Uzlaşısı soruşturması kapsamında tutuklanan Mahir Polat, programda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin geçmişten bugüne en önemli ve en derin sorununun yoksulluk olduğunu dile getirmişti. Polat, Türkiye tarihine bakıldığında hemen her dönemde toplumun geniş kesimlerinin yoksullukla mücadele ettiğini hatırlatarak, özellikle Anadolu halklarının en yaygın kimliklerinden birinin yoksulluk olduğuna dikkat çekmişti.

Polat, “Türkiye tarihinin en önemli meselesi yoksulluktur. Anadolu’da yoksulluk, bir toplumsal kimlik olarak yerleşmiş durumda. İktidarlar, siyasi değişimler, ekonomik dalgalanmalar ne olursa olsun bu temel sorun köklü biçimde çözülemedi” ifadeleriyle yoksulluğun Türkiye’deki kalıcı etkisini vurgulamıştı.

İstanbul: Zenginlikten Çok Yoksulluğun Kenti

Konuşmasında, özellikle İstanbul üzerinde duran Mahir Polat, İstanbul’un çoğu zaman tarihi, kültürel ve mimari değerleriyle övüldüğünü ancak kent gerçekliğinin bundan çok daha farklı olduğunu ifade etmişti. “İstanbul elbette ki muhteşem bir kent, birçok özelliğiyle övülebilir. Ama ben İstanbul’a baktığımda ilk olarak yoksulluğu görüyorum” diyen Polat, kentin en önemli ve göz ardı edilen kimliğinin yoksulluk olduğunu söylemişti.

Polat, İstanbul’da yoksulluğun artık yapısal bir gerçekliğe dönüştüğünü belirtirken, sosyal destek mekanizmalarının ise bu soruna karşı yetersiz kaldığını aktarmıştı. Özellikle dar gelirli ailelerin ve emekçilerin, şehirde yaşamlarını sürdürmek için yeterli sosyal desteğe erişemediğini vurgulamıştı.

Polat’ın Kişisel Anlatımı: Yoksulluk, Bir Kuşak Gerçeği

Polat, konuşmasının bir bölümünde kendi yaşamına ve ailesinin geçmişine de değinerek, yoksulluğun bir bireyde ve kuşaklarda bıraktığı izleri gözler önüne sermişti. Babasının çocukluğuna dair anılarını paylaşan Polat, “Babam bir gün çocukluğunu yazmaya başladı. Tüm hikayelerin ortak noktası garibanlıktı. 40’lı, 50’li yılların Türkiye’sinde çocukluk, kıtlıkla, açlıkla, yoklukla geçiyor” diyerek yoksulluğun bir kuşak travması olduğuna dikkat çekmişti.

Polat, “Bir insanın hayatında kıtlık olması, hele ki bu kıtlık çocuklukta yaşanıyorsa, bu atlatılabilir bir travma mı? O yıllarda insanlar ekmek bulamıyorlardı” ifadeleriyle, yoksulluğun insan hafızasındaki etkisinin kolay kolay silinemeyeceğini dile getirmişti.

Sosyal Medyada Büyük İlgi Gördü

2023’te yaptığı bu konuşmanın özellikle bugünlerde yeniden gündeme gelmesinin temel nedeni, Türkiye’nin artan ekonomik kriz, hayat pahalılığı ve gelir adaletsizliği gibi sorunlarla boğuşması oldu. Sosyal medya kullanıcıları, Mahir Polat’ın sözlerini günümüz Türkiye’sinin de bir özeti olarak yorumladı. Birçok kullanıcı, Polat’ın anlattıklarının sadece geçmişe değil, bugünün Türkiye’sine de işaret ettiğini vurguladı.

Kent Uzlaşısı Soruşturması Kapsamında Tutuklanmıştı

Bilindiği gibi, Mahir Polat, Kent Uzlaşısı soruşturması kapsamında tutuklanmış ve hakkında, “ihaleye fesat”, “örgüt kurma” gibi suçlamalar yöneltilmişti. Polat’ın tutuklanması, İstanbul’daki büyük tartışmaların ve protestoların da önemli bir parçasını oluşturdu. Bu süreçte sosyal medyada destek paylaşımları artarken, Polat’ın geçmiş konuşmaları da kamuoyunda yeniden dolaşıma girdi.

Toplumsal Hafıza ve Yoksulluk Birbirine Bağlı

Polat’ın konuşmasının en dikkat çekici yönlerinden biri ise yoksulluğun yalnızca ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda bir toplumsal hafıza meselesi olduğuna dair yaptığı tespitti. Yoksulluğun, kuşaktan kuşağa aktarılan bir kimliğe dönüştüğünü ifade eden Polat, bu kimliğin insan ilişkilerini, şehir yaşamını ve toplumsal adaleti doğrudan etkilediğini söylemişti.