Avrupa Birliği (AB), Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında verdiği tutuklama kararıyla yeni bir siyasi ve diplomatik sınavla karşı karşıya. Gazze’deki olaylara ilişkin olarak İsrail’e yönelik siyasi kararlar almaktan kaçınan AB, bu tutuklama emriyle hem uluslararası hukuka bağlılığını hem de müttefikleriyle ilişkilerini dengeleme zorluğu yaşıyor.
Roma Statüsü ve AB’nin Hukuki Yükümlülüğü
AB’nin 27 üyesi de UCM’nin kurucu belgesi olan Roma Statüsü’ne taraf. Bu nedenle, bir UCM kararına aykırı davranmaları teorik olarak mümkün değil. Ancak uygulamada, bu tutuklama kararının üye ülkeler arasında fikir ayrılıklarını daha da derinleştirdiği görülüyor.
UCM’nin Netanyahu hakkında verdiği karar, İsrail gibi Batı’nın güçlü müttefiki konumundaki bir ülkenin liderine yönelik ilk tutuklama kararı olması açısından dikkat çekiyor. Bu durum, karara uyulmaması halinde “çifte standart” eleştirilerine zemin hazırlayabilir.
AB İçindeki Bölünmeler
AB’nin Netanyahu’ya yönelik tutumu konusunda üyeler arasında ciddi bir görüş ayrılığı bulunuyor:
- Tutuklama Kararını Destekleyen Ülkeler:
İspanya, İrlanda ve Belçika gibi ülkeler, karara tam destek veriyor. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, UCM kararlarının siyasi olmadığını, saygı duyulması ve uygulanması gerektiğini vurguladı. - Kararı Eleştiren ve Hukuki Karmaşaya Dikkat Çeken Ülkeler:
İtalya, UCM’nin rolünün hukuki olması gerektiğini savunarak uygulama konusunda sorunların altını çizdi. Avusturya, kararı “anlaşılmaz ve gülünç” olarak nitelese de Roma Statüsü’ne bağlı olduğunu belirtti. - Pratik Yaklaşım Sergileyen Ülkeler:
İsveç, UCM kararlarının ülke topraklarına ayak basıldığı anda değerlendirileceğini belirtti. Hollanda, İsrail’le gerekli olmayan temasları keserken hukuki sorumluluklarını sürdüreceğini açıkladı. - Netanyahu’ya Destek Veren Ülkeler:
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, UCM’yi “siyasi amaçlarla müdahale etmekle” suçladı ve Netanyahu’yu ülkesine davet edeceğini duyurdu. Bu yaklaşım, Macaristan’ın İsrail’e olan desteğini bir kez daha ortaya koydu.
Netanyahu ve Seyahat Kısıtlamaları
AB ülkelerinin çoğunun, Netanyahu’nun topraklarına ayak basmasını engellemek için önlemler alması bekleniyor. Güvenlik garantisi olmadan Netanyahu’nun, UCM kararlarını uygulamakla yükümlü 124 ülkeye seyahat etmesi beklenmiyor.
Benzer bir durum, 2009’da Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir ve 2023’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için de yaşandı. Her iki lider, UCM kararlarına rağmen bazı ülkelerde tutuklanmadan ziyaretlerini gerçekleştirdi.
AB’nin İsrail’e Yaptırımlar Konusunda Bölünmüşlüğü
AB’nin İsrail’e yönelik daha sert adımlar atması gerektiğini savunan çevreler, Netanyahu hakkındaki kararın bu yönde bir fırsat sunduğunu ifade ediyor. Ancak İsrail ile ilişkilerin bozulmasını istemeyen ülkeler, bu adımları engelliyor.
Olası yaptırımlar arasında şunlar yer alıyor:
- Yasadışı yerleşim birimleriyle ticaretin kesilmesi
- AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesi
- Daha düşük ihtimalle:
- İsrail’e silah ihracatının askıya alınması
- Gazze’de ihlallerden sorumlu yetkililere yaptırım uygulanması
Sonuç: AB’nin Kredibilite Sınavı
Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı, AB’nin uluslararası hukuka bağlılığını ve İsrail ile ilişkilerini nasıl yöneteceğine dair bir sınav niteliğinde. AB’nin bu karara uymaması, kendi içinde ve uluslararası toplumda çifte standart eleştirilerini artırabilir. Ancak kararı uygulamak, İsrail ile zaten gergin olan ilişkilerin daha da kötüleşmesine yol açabilir.