Muğla’nın Ula ilçesindeki Ula Göleti, son dönemde yaşanan yağış azlığı nedeniyle alarm veriyor. Göletteki su seviyesi, kıyıdan yaklaşık 50 metre kadar çekilmiş durumda. Bölge, doğal güzellikleri ve piknik alanlarıyla dikkat çekse de kuraklığın etkileri gölün cazibesini gölgede bırakıyor. Uzmanlar, durumun sadece Ula Göleti için değil, tüm bölge için kritik olduğunu vurguluyor.
Kuraklık Ula Göleti’ni Vurdu
Muğla’nın turistik bölgelerinden biri olan Ula Göleti, yıl boyunca hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak noktalarından biri. Etrafını saran çam ağaçları ve zengin florası ile bölge, yürüyüş ve bisiklet parkurları sayesinde doğal yaşam meraklılarına eşsiz bir deneyim sunuyor. Ancak son aylarda yağış azlığı, göletin kıyı çizgisini 50 metreye kadar geriletti.
Dronla Görüntülenen Kuraklık Manzarası
Göletteki su seviyesinin düşmesiyle kıyı şeridinde yeni adacıklar oluştu. Bu durum, dron ile yapılan çekimlerde de net bir şekilde gözler önüne serildi. Bölgedeki su seviyesindeki düşüş, sadece doğal yaşamı değil, aynı zamanda turizmi de olumsuz etkileyebilecek boyutlara ulaşmış durumda.
Uzmanlardan Kritik Uyarılar
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, bölgedeki su kaynaklarının kuruma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Özçelik, şu ifadelere yer verdi:
“Bölgede hafta sonu oluşan yağışlar, kentsel alanlarda su baskınlarına yol açtı. Ancak bu yağışlar, baraj seviyelerini artırmaya yetmedi. Kış aylarında beklenen yağışların baraj ve göletleri bir nebze toparlamasını ümit ediyoruz.”
Doç. Dr. Özçelik, kuraklık etkilerinin uzun vadede daha da artabileceğine dikkat çekerek, gerekli önlemlerin bir an önce alınması gerektiğini ifade etti. Özellikle içme suyu, sulama ve enerji temini konusunda ciddi zorluklar yaşanabileceği uyarısında bulundu.
Kuraklıkla Mücadelede Acil Önlemler Şart
Uzmanlar, kuraklığın etkilerini azaltmak için çeşitli önlemlerin alınmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Bölgede suyun verimli kullanılması, atık suların geri dönüştürülmesi ve yeni su kaynaklarının oluşturulması gerektiği vurgulanıyor. Aksi takdirde kuraklık, yalnızca doğal yaşamı değil, tarım ve enerji sektörünü de büyük ölçüde etkileyecek.