Cezaevinde 7. yılını dolduran Gezi Parkı Davası hükümlüsü Osman Kavala, yayımladığı yazılı açıklamada hukuksuzluklara ve maruz kaldığı sürece dikkat çekti. Kavala, “Gerçekten özgürlüğü teneffüs edebileceğime inanıyorum” sözleriyle umutlu olduğunu ifade etti.
Yargıtay’ın Onadığı Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası
2017 yılında gözaltına alınarak tutuklanan Osman Kavala, Gezi Parkı davası kapsamında yargılandı. 25 Nisan 2022’de “Türkiye Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza, Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından 28 Eylül 2023 tarihinde onandı. Bugün itibarıyla 2558 gündür cezaevinde bulunan Kavala, yedi yıl boyunca adil bir yargılama süreci yaşamadığını vurguladı.
“Casusluk Suçlaması Kurgulandı”
Osman Kavala, yaptığı açıklamada hukukun siyasetin etkisi altında kaldığını belirtti. AİHM’nin 2019 yılında suç işlemediğine dair kararı ve Gezi Davası’ndaki beraat kararının ardından yasaların değiştirilerek casusluk suçlamasıkurgulandığını ifade eden Kavala, bu suçlamanın da siyaseten kullanıldığını belirtti. Kavala, “En ağır cezaya çarptırıldım, dört Gezi tutuklusu da aynı yaklaşımla 18 yıla mahkûm edildi” sözleriyle kendisine ve diğer Gezi tutuklularına yönelik ağır cezaların hukuk ihlalleriyle dolu olduğunu söyledi.
“Gezi Parkı’nın Park Olarak Kalması Teselli Kaynağı”
Kavala, çocukluk yıllarından itibaren toplumla paylaşmanın anlamını öğrendiği Gezi Parkı’nın bir park olarak kalmasının kendisi için teselli kaynağı olduğunu belirtti. Yargıdaki hukuksuzlukları kamuoyuna duyurarak sorumluluğunu yerine getirmeye çalıştığını ifade eden Kavala, hukuk devleti yönünde atılacak adımların kendisini en çok teselli edeceğini söyledi.
Yaşanan Hukuksuzluklara Karşı Mücadele
Kavala, açıklamasında hukuk devletinin önemine vurgu yaparak, insanların özgürce, adil bir ortamda yaşaması gerektiğini belirtti. Şiddetle ilişkisiz olmasına rağmen müebbet hapse mahkûm edilmesini eleştiren Kavala, insan haklarına aykırı uygulamaların yaygınlaştığını ve temel etik değerlerin aşındığını dile getirdi. “Eşimle, sevdiklerimle hayatı paylaşamadım, barış ve uzlaşma kültürüne katkı sağladığım sivil toplum çalışmalarını sürdürmem engellendi” sözleriyle, cezaevindeki kayıplarını ifade etti.